Yel Değirmeni, Nüsha 6 / Haziran 2012
İsmail Kaplan
Geçtiğimiz yıl Mavera Gençlik Hareketi olarak İslam Coğrafyası Günleri adında çok güzel bir etkinlik düzenlemiştik ve bu vesileyle birçok Müslüman halktan haberdar olmuştuk. Tam da bu sıralarda Facebook’ta bir mesaj aldım. Moro’daki bir direnişçi kardeşimiz yazmıştı: “Moro’da çok uzun zamandır mücadele ediyoruz, bizi de görün, bizden de bahsedin” diyordu mesajında. Peki neyin mücadelesini veriyordu bu kardeşlerimiz?
Moro Müslümanları 92 milyon nüfuslu Filipinler’in %10’unu oluşturan Müslüman halka verilen isim. Çoğunlukla ülkenin güneyindeki Mindanao adasında yaşıyorlar. Bu insanlar sırf Müslüman oldukları için ikinci ve hatta üçüncü sınıf insan muamelesi görüyor.
Daha İslam’ın ilk yüzyılı içerisinde, miladi 700’lü yılların başında Müslüman tüccarlar bu topraklara ayak basmış. Bu zamandan sonra bu civarda yaşayan halklar yoğun şekilde İslam’ı seçmeye başlamış. 1400’lere gelindiğinde Uzakdoğu’da kendine özgü bir Müslüman medeniyeti dahi kurulmuş bu topraklarda.
Aslına bakılırsa son 500 yıldır bir mücadele var Moro’da. İlk olarak 1521’de İspanyollar adaya gelip yerli halk ile savaşmaya başlamış. Uzun süren savaşlarda İspanyollar buradaki halkı Hristiyan olmaya zorlamış. Müslümanları katletmiş, bir kısmını da bugün yaşadıkları Mindanao adasına göç etmeye zorlamış. 1900’lerin hemen başında adalara hakim olan ABD ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Filipinler’e giren Japonya ile de mücadele devam etmiştir.
Nihayet Filipinler 1946’da bağımsızlığına kavuşur. Fakat 500 sene öncekinden çok farklıdır durum. Halkın %80’inden fazlası Hristiyandır artık ve Müslümanlar azınlıktadır.
1968’de Moro Müslümanları için yeni bir direniş süreci başlar. Bu seferki direniş Filipinler devletine karşıdır. Bu yıl, devletin askerleri tarafından 68 Morolu gencin öldürülmüş olması direniş hareketini ortaya çıkarır. Bunlardan ilki Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC)’dir.
1970’ler Morolu Müslümanlara karşı zulmün iyice arttığı yıllardır. Bu dönemde Filipinler’de diktatörlüğünü ilan eden Marcos, Müslümanlara karşı burada şeklini bile anamayacağımız, insanlık dışı ve vahşice saldırıları düzenlemiştir.
1981’de MUKC’nin faaliyetlerini yeterince aktif bulmayan bir grup, MUKC’den ayrılıp Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC)’ni kurarak faaliyetlerine devam etti. Bu ayrılık elbette ki Müslüman direnişçileri zayıflattı fakat MİKC faaliyetlerine aynı şekilde devam etti.
1986’da zalim diktatör Marcos devrildi. Onun yerine Aquino Filipinler’in başına geçti. Marcos kadar zalim olmasa da Aquino da Müslümanların taleplerine göz yummayı sürdürdü ve eylemler devam etti. Diğer yönetimler gibi Aquino da İslam’ı ve Müslüman kültürünü bölgeden silmeye çalıştı. Moro Günlüğü adlı kitabında Makbule Uyar şöyle bir durumdan bahsediyor: “Amerika-İspanya savaşında Filipinler’den Joze Rızal önderliğinde milliyetçi bir grup ayaklanarak İspanyollar’a karşı savaşa girmiş fakat bu grup İspanyollar tarafından bastırılıp Joze Rızal idam edilmiş. Amerikalılar bu adamı bir kahraman gibi göstermişler. Hâlbuki bu adam sessiz, sakin, dindar bir Hristiyanmış. Asıl kahraman Filipinler’i korkusuzca savunan ve bu uğurda can veren Cotabato’lu Müslüman Sultan Kuderat ve yine aynı amaçla mücadele eden Lapu-Lapen adlı bir Müslümandır. Daha birçok kahraman sırf Müslüman oldukları için unutturulmaya çalışılmış. Amerikalıların kahraman dediği kişilerin heykelleri her tarafı süslerken Müslüman kahramanlara aynı muameleyi göstermemişler.”
Yakın zamana kadar Moro’da birçok antlaşma ortamı oluştu fakat hiçbiri tatmin edici düzeyde olmadı. Diğer yandan Filipinler devletinin Müslüman halka karşı değişmeyen zalim tutumu da barış düşüncesini neredeyse imkansız hale getiriyordu.
Son gelişmelere baktığımızda ise Moro’da bir antlaşma zemini oluşmuş durumda. En azından şu anda silahların susmasına karar verildi.
Moro Müslümanlarının 1968’den beri süren mücadelesinde 300 bin şehid verdiği biliniyor. 500 bin ev yıkılırken milyonlarca Müslüman yurdundan sürüldü, toplama kampı benzeri yerlerde yaşamaya zorlandı. Bir kısım Morolunun Filipinler topraklarına basması dahi yasak olduğundan bu kişiler denizin açıklarında sandallarda hayatlarını sürdürüyorlar.
Morolu Müslümanlar denizlerde süren bu mücadeleyi Fatih Sultan Mehmed’in gemileri karadan yürütmesi ile bağdaştırıyorlar. Aynı zamanda Moro’da Osmanlı hayranlığı da çok fazla. Osmanlı’nın son zamanlarında kendi iç karışıklıklarından fırsat bulup ilgilenemediği Moro’nun bazı bölgelerinde bugün hâlâ Osmanlı padişahı adına hutbe okunuyor.
Moro için yapılan bir diğer benzetme de “Doğu’nun Filistin’i” Bu iki direniş birçok açıdan birbirine benziyor. Aynen Filistin’de olduğu gibi Moro’da da Filipinler yönetimi Müslümanları topraklarından kovup yerine Hristiyan aileleri yerleştiriyor. İsrail’in bu faaliyetleri destekleyip Filipinler devletine bunun için yardım ettiği söylentileri de bu benzerliğin tesadüf olmadığını gösteriyor.
MORO İSLAMİ KURTULUŞ CEPHESİ
Moro’nun bağımsızlığı için mücadele eden en büyük grup Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC). 1981’de Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi’nden “bağımsızlık düşüncesini yeterince benimseyemedikleri için” ayrılan grubun kurduğu bir oluşum. Şu anda 3 milyon kadar aktif üyesi olduğu biliniyor, bu da Moro’daki her üç Müslümandan birinin bu grup çatısı altında mücadele ettiği anlamına geliyor. Aynı zamanda bir gerilla hareketinden çok düzenli bir orduğu andıran 120 bin kişilik silahlı gücü de var bu grubun. Diğer yandan MİKC, Moro’daki eğitim faaliyetlerine de devam ediyor.
Batılı devletler bilinçli olarak bu hareketi karalama kampanyaları düzenliyor. Burada en büyük argüman olarak da terör saldırıları gerçekleştiren Ebu Seyyaf adlı örgüt kullanılıyor ve bu örgüt MİKC’nin bir parçasıymış gibi gösterilip MİKC bir terör örgütüymüş izlenimi verilmeye çalışılıyor. MİKC yetkilileri bu düşünceyi kesinlikle reddediyorlar, hatta kendileri de Ebu Seyyaf’ın bu tutumundan şikayetçi durumda.